ŞİİRİ CİDDİYE ALANLAR İÇİN ŞİİRSEL OLMAYAN ÖNERİLER

 

 

      -Hayatın sizin için taşıdığı anlam, kendinize verdiğiniz değerden çok ise şiir bir kurtarıcı olabilir; ama siz iyisi mi kurtulmayın!

 

     -Peki, bu kaosun sonucuna katlanmayı bir sorunsal olarak tasarlayabiliyor musunuz? Yanıtınız evetse, şairlere birer azrail gözüyle bakmayı aklınızdan çıkarmayın.

 

     -Sabahları güneşin merhabasını sıradan bir olay gibi görüyorsanız, göğü ansızın kaplayan kara bulutların fermanına boyun eğmeniz kolaylaşır; ne ki, şiirsizliğin de göstergesidir bu!

 

     -Gün boyu yaşantınızda bir boşluk hissediyorsanız, bu boşluk müzikle, heyecanla, gelip-geçici tutkularla ve bilinçaltınıza postaladığınız vadesi belirsiz acılarla da giderilmiyorsa, o noktada bir dize bile hayatınızı altüst etmeye yetecektir.

 

     -Şiiri, görünmez bir peri yapan giz de buradadır işte: Boşluğun en kalıcıymış gibi hissedildiği anda, dünyanızı altüst eden bir içsel gürültü kalbinize dokunuverir. Önce bir heyecan sanırsınız bunu ya da sarsıntılı bir düş ertesi; bilmezsiniz yaşantınızın kendine özgü potansiyel şiirlerinin sizden habersiz de yazılabileceğini...

 

     -Aşktır belki bu şiirlerin dile gelememesindeki giz... Öyle garip bir duygu yüküdür ki bu, çoğu kez saatlerin geçmesini istemezsiniz. Sanki bir peri sizi kolunuzdan tutar, kendi boşluğuna fırlatır. Yaralanırsınız, zaman da onarmaz çoğu kez. Ama aşk işte, inadına aynı yanlışın peşinde, yanlış yılların izini sürer durursunuz. Sizi o büyülü cehenneme şiir çeker...

 

     -Bu yüzdendir şairlerin yıllarca çektiği azap... Onlar, üzengisi kopuk bir deli atın sırtında gökyüzüne meydan okurlar;  sıradan insanlar ise o kahramanlığa kendi adlarını verir.

 

     -Aşkın kopuş noktası, kimi kez usulca fısıldanan, ama çoğu kez de içe atılmış bir çığlık tasviridir; buna bakıp avuturuz günahlarımızı, geleceğimizi ve şiiri. Keşke mümkün olsaydı da, aşkın dile gelemeyişinin dizeleri kolayca yazılabilseydi... Ama olanaksız; çünkü bir dizi peri kızı, biz bunları tartışadururken, kalbimizin bir köşesine gizlemeye çabaladığımız o deli-divane duyguyu, bir kaçınılmaz ritüel olarak şiirin bir köşesine iliştirecek...

 

     -Sanmayın ki şiirsiz geçen bir güne sahip olma lüksünüz var; kimbilir niçin lanet okumaya kalktığınız o anda bile, saçlarınızı tanımadığınız kırlangıçlar taradı...      

 

 

 

 

Şiir-lik dergisi, Ekim 1995, Sayı: 20  

 

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli