THE DEEPEST BLUE

 

 

 

Hiçbir yenilgi kendi tanrısını yaratmadı henüz

Bu, ayrılığın ilk kuralı

Adımları birbirine karışan nazende bile memnun şaşkınlığından

Kendi gölgesini kovalayan şeytansa inadına melankolik.

Nedir bu ruhların birbiriyle çarpışması?

Açıklasam, yeni bir gizi keşfedilecek hayatın

Unutmaya kalksam geceler hep gece kadar karanlık...

Varsayın adınıza birer kısmet çektim tavşan yerine

Burçlarınız ayrılığa bulandı, senaryolar uymadı kalbin gidişine

O zaman bir suçlu ararsanız ben emrinizdeyim

Kırdığım cevizler bini aştı nasılsa, aşılmadı ama dalgalar

Bütün suçları üstlenirim, ölü bulunmuş tinerci çocuğunkini de

Afsız hükümlere garkedin ömrümü, nasılsa her şey kısacak

Unutulur o limana uğramadan gemiyi batırdığım da

Dalgıçlara haber salın, öteki yüzyıla bırakmasınlar defineyi

Kalbimin sancak yönündeki iskelete yeni masallar uydurulmasın

Bitti işte oyunun son perdesi de, alkışları yarıda bırakacak kadar mağrur ve gizemli.

Siz deyin, böyle bitmez hiçbir oyun, bir de Karpov vardı satrançta

Para ile akıl’ın çatışması mıydı o bitip tükenmez öykü?

Deyin, kalbini rüzgara vuran her oyuncu biraz Şarlo’dur

Her sabah gülmekten katıla katıla gözyaşı döken

Ben diyeyim, geçmiş ile yarın’ın vuruşmasıydı bu oyun

Tam da ruhum yenilgiye alışmışken

Maviyi derinleştiren küstah bir dalga

-inadına adını koymayacağım bunun-

İlkinde bir kolumu yitirdim sanki

Sonra her defasında bacaklarım kayboldu

Sıralandı: Boynumdaki boşluk

Gövdemin yarısı

Yitirdim kalbimi de içindekilerle birlikte

En  son gözlerim kalmıştı

Bir tek onlar

Demek kör bir çocuk yaramazlık yapmayacak bir daha

O mavide gözlerimi de: Artık aşkı görmüyorum

 

Son hamle ikircikli bir cellat kaygısıdır her zaman

Demek trampetler daha hızlı, deli gibi çalacak:

 

Devrildi Şah, pentium şahlandı

 

İnsan öldü, yaşasın insan!

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli