BİLİNÇALTIMDA CÜMBÜŞ
Bütün aşıkların kalbi yoruldu
Şimdi herkes kendi yağmuruna dökülüyor
Kurşun asker emir aldı: Sev-ki-üç-dört!
Sev-ki-üç-dört!
Yaralı ömre cila şarkılar da eskiyor giderek
Bir kıskaç duygusu içimde
Öte dönsem vurulduğumu anlayıp kuduruyorum
Beri dönsem sensizlik çalı-diken...
‘Çullan’ diyor içimdeki şeytan
-kendisini pabuçsuz ve yalınayak bıraktığımı unutup-
‘Senin gözlerin ufkun ardındaki başka dünyalara miyop
Ulaşmak diye bir şey yok bu kitabede
Uyma sen kavşaktaki yalancı işaret levhalarına
Yönsüzlük ışıtmadı mı aşkın yolunu?’
İçimden beşe kadar saymayı deniyorum
Daha ikiye gelmeden buharlanıyor sabır taşı
Bir uyanabilsem anlaşılmayacak belki yılların bu kadar çabuk geçtiği
Sular götürmeyecek tersine canlanan ayak izlerimi.
Kabul, mağlubuyum bu başlangıçsız oyunun
düdüğü kim çaldı, nerede durakladık, kim yuvarladı?
Hepsini benim haneme çiziverin gitsin.
Kıskaçtayken de kaçmayı beceremedim, kabul
Ömrüme birer kelepçe içimde birikenler
Pencereyi kırıp gökyüzüne salamadım onları
Bunu da çizin günah defterime.
‘Hayırsız bir kul’ muyum tanrının gözünde,
keşfedilmemiş bir dünya mı?
Sular durulunca her şey anlaşılacak
Kalbime yürüyen asansörün neden kontak yaptığı,
Ütünün niçin prizde unutulduğu,
Kapıyı çarparken anahtarın nasıl içeride kaldığı,
Bugün pazar olduğu halde bu kahrolası otobüste ne aradığım
Haydi, şimdi hep beraber silkinelim:
Azrailin çaldığı darbukada aşkın ritmi tınlasın durmadan
Nasılsa çoktan yitirdim tasarlayarak ölme cesaretini
Bir korkak yolcunun kalbi kaplumbağa hızında çarpıyor işte.
Gözünü seveyim miço, tek kişilik yer boş kalsın,
Kaptana söyleme sakın gemiyi hangi limanda batıracağını.