KALBİME KUMPAS
İpucu olmayan ustaca bir cinayete benziyor hayat
İyi ki var dediğin yerde önce aşk yitiyor sonra bereket
Ninemin taşakları olsa cennete dönüşecek her birimizin ömrü
Ki taşaklı bir kadındı ve Osmanlı’dan daha Osmanlı’ydı edası
Yaşıtları heves peşindeyken
O üç evlâdına yakacak ağıt aradı
Cennet yine var ama içimizde bir yasak köşede
Dingili kopmuş kalbimiz kadar pür-u pak
Dili kopmuş ömrümüz gibi ahraz
Ben bir matematik sorusu çıkarıyorum bu bilinmezden
İki çarpı bir eşittir halk olsun
Öyle bir halk olsun ki ama
Eşittir lâfı ta köküne kadar girsin eşitsizliğin
Biliyorum ayakta rüya görür bütün dervişler
Ömrünün en ölümlü koşusuna hazırlanan taylar gibi
Dervişin kalbi o rüzgârî koşuda ha çatladı ha çatlayacak
Hiçbir şey ölçmeye yetmez bu terden gizlenmiş masalın şiddetini
Bir gün bir dağ yamacında ölüsünü bulurlar o efkârın
Bütün destancılar iki mısra yazmak için kuyruğa girer
Behey miskin diye kendine sitem eder oysa
Bu rüzgâr daha sen niyet ettiğinde nihayete erdi
Gerisi cepheden naaş toplayan nebbaşların işi...
İpucu gizlenmiş acemi bir cinayet olsaydı hayat
Radyodaki
Ama bir kumpasa uzanıyor ne düşündüysek
Derli toplu, eni konu delilleri yaldızla karartılmış
Bir kulağımızın arkası kaldıydı ya
Şimdi iyice sağır olalım diye oraya konmayı deniyor mehteran
Bırak çalsın hırsızı kimse bu alemin
Lâ ile solu seviştirip dursun nöbetçi amir
Her kanlı yaprağa bir pezevenk yakışmalı takvimde
İpucu bulundu çoktan: Sûreti hepimize benziyor katilin
Robot resmine poz verecek kadar karakalem çalıştık
Üç aylığını kapkaça feda
Gözlerimizle vurabildik ancak bizden bir basamak aşağıdaki hergeleyi
Silbaştan bütün geçmişi didik didik dondurmalı
Her saniyedeki hata, saat başına düşen millî günah
Neden yıldızları başına geçirmediğimiz o götlek hükümranların
Ruh tesliminden önce iki el tavla atmadığımız azraille...
Sonra ipin ucunu kaçırıp doyasıya
Bilerek, tasarlayarak, taammüden
En kumpaslı rüyalarımızla mıhlamak dünyayı
Mıhlamak: kıyameti flu görünceye kadar
Bir pay çıkarıncaya kadar paylanıp atıldığımız atlaslardan
Susma n’olur çarkçıbaşı
Bu düğüm kördüğüm, ipin ucu boklu değnek
Önce salâvat getir, sonra vazgeç bütün rüyalardan
Bindiğin çark çarketmeden fitne fücura
Son kez ve ilk defa kendi yüzüne tükür
Nuh’un gemisindeki tek insanî kaçak sendin
İtiraf et dağa nasıl toslayıp kaybolduğumuzu böyle birdenbire