TERSİNE OTOBİYOGRAFİ

 

 

 

Ruhumu 83 yaşındayken teslim ediyorum

Buyrun, tepe tepe kullanın yanlışları bundan sonra

Bir anahtarı kilidine uyduramadık gitti

Ne de kalbimizdeki kımıltıyı ayağa kaldırabildi hayat

 

 

Henüz beş yıl oldu taksitle ölümsüzlük tahvilleri çıkalı

Kuyruktaydım ve bir on yılım daha vardı sırada

Dilerseniz boku bokuna gitti deyip sinsi sinsi gülün ardımdan

Olmazsa eski takvim yapraklarından birini bulup          

Günün falını okuyun zehir zemberek

 

 

Bir tek burada ifşa ediyorum, kaçırmayın sakın:

Doğduğumdan beri komünistim

İlk sütü teyzemin kızıyla paylaştım, sütkardeşimdir hâlâ

Sütü bozuk bir dünyayı karışladık ömür boyu

Hangi bahar yapraksız kalmışsa

Orada kalbim celâllendi dibine kadar

 

 

Ama hep yenildi elim zar tutan baykuşlara karşı

Tavlayı koltuğumun altına bırakıp

Gittiler yeni ganimetlere

Pulları yerden toplayıp tanrıya gönderdiğim mektuplara yapıştırdım

O mektuplar ha bire gelir son postacıdan

 

 

Kızım, üç torunum, hâlâ güzel Hülya

Hep birlikte basküle çıkıyoruz  ama

Yetişmek ne mümkün dünyanın ağırlığına

 

 

Yüz kere küsüp bin kez barıştım kalbimle

İçini ayıkladım: Karaçalı, pıtrak, yapayanlış yıldızlar

Gecikmiş bir doğum günü hediyesiydi İstanbul

Orada doğmak günahı kocaman bir imtiyaz

Ölmekse azraile rus ruleti teklifi...

 

 

Kim miyim ben? Hepiniz kadar âdem

Hiçbiriniz gibi korkak

Mamafih bazı sırlar efendice sırlanacak aynalara

Arada bir utanarak gösterecek kendini mahfilinden

Ne vakit karnesinde kırığı eliyle düzelten bir çocuğu affedecek hayat

Derdest yeniden yazılacak bütün aşkların hikâyesi

 

 

Daha neler mi söylemeliyim son kez?

Nefret ettim arabeskten bir ömür

İnsanların gözüne kulağına soktukça o zırıltıları

Dünyanın parasını gözyaşıyla

Kahırla, jiletle kapkaç yapıvermeleri

Hep dokundu kanıma

 

 

Bir de, huysuzluk bu ya, nefret ettim savaşa kelime taşıyan götleklerden

Ne zaman esamesine rastlasam bir gazete köşesinde

Ömrümden iki nidâ daha eksildi

Ama az gitti, uz gitti, tez gitti hayat

Hepsi birer baykuş tasviri olarak

Yapıştı amsiklopedilere sonunda

 

 

Ömrümce bir dağı tırmanmış gibi yorgunum

Soluklanmaya zaman bırakmadı kara bulutlar

Soluğunu hep ensemde hissettim volkanların

O lâvlar, her biri söylenmemiş kelime

 

 

Şimdi o dağın en tepesinde otağ kurmuş

Elindeki yıldızları aşağıya fırlatan yaramaz bir çocuğum

Nasılsa yolun sonundaki her madrabazlık affa tâbi

Nasılsa burada neyi haykırsam tek seda kimsesizlik

 

 

Ben, Cihan Oğuz, 83 yaşındayım

Sonbahara ramak kala el sıkıştım azraille

İçimde kendim gibi gitmenin huzuru

Ama kendim gibi yaşamanın yabancılığı da

Hepinizi çok sevdim, fazladanmış gibi göründü belki

Her sabah coşkuyla yeniden doğmak öyle güzeldi ki

Birinize sarılmasam eksik kalırdı hayat

 

 

 

 

 

İstanbul, 19 Ağustos 2046

 

 

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli