LXII.

 

 

Kızılötesi bir acı bu

Merdivenleri ikişer ikişer geri iniyorum

Rüzgarda şarkı söylüyorum

Kendi sesimi örtüyor yalnızlık

Demek sen yoksun...

 

 

Demek sen yoksun

Milenyuma giremedik yani

Bu yıl karları esirgeyecek dağlar

Çiçekler açmayacak inadına

Uyanan bir yanardağa dönüşecek demek anılar...

 

 

Say ki ben de gelmeyeceğim

Tersine düşecek yıldızlar

Biraraya kavuşmayacak iki yakası İstanbul’un

Gemiler birbiri ardına batıracak kendini

Bir çocuk masallara bizsizliği ekleyecek

Boş bir sayfayı bekleyecek kafedeki yalnız masa...

 

 

 

 

LXIII.

 

 

Ne zaman kalbimde ince bir nehir gezinse

Yıldızlar şaşakalıyor sabrıma

Ay, bir gözcü gibi saklıyor oklarını

Kimse inanmıyor göğsümden taşan kedere

 

 

 

 

LXIV.

 

 

Belki de bir ipucuydu gece

Yarına sarkan bir ince söz

Bir bunu sayıkladım ateşler içinde

Bir de Ay’a karşı yağan kar vardı bana komşu...

 

 

 

 

LXV.

 

 

O ceylan adımlı kız

Bir şarkıyı bölen gazel

Tam da masala yakışır dolunay parıltısı

Kendi öyküsünü kalbime savurur

Orada bir cümlelik mucize...

 

 

 

 

LXVI.

 

 

Ay yüzlü kadın

Saçlarında Samanyolu takılı

Süpürüp gider kalbimdeki tipiyi

Gökkuşağı yağar bıraktığım boşluğa...

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli