XXXI.

 

 

Seni beklemek,

küçücük bir kayıkta,

küçücük bir oltayla,

okyanusun ortasında

düş avlamak gibi...

 

 

 

 

XXXII.

 

 

Yağmura taşımak seni,

Unuttuğun anılarla birlikte,

bırakmak kelimelerin ortasına,

kendi kalbinin ortasına bırakmak...

 

 

 

 

XXXIII.

 

 

Ne mi kalacak senden geriye?

Bir ince soru, bir koca söz

Ağırlığını hiçbir kantarın ölçemediği

Bir yaman ayrılık tortusu.

 

 

 

 

XXXIV.

 

 

Keşke bir şiir daha adasaydım sana

Yıldızların şerrinden korkmadan, ince bir şiir

Ay bile şaşırsaydı geceye savrulan inadıma

 

 

Bir kapı nasıl çarpılıp gidilir

hiç bilmedim, ama bir şiir daha adasaydım sana

Bütün kapıların şifresini çözecek

 

 

Ah, garip bir uzaklık aramızdaki

Sen iki ayrı kıta de, ben diyeyim bir uçurum

Hiç okumadan ömür boyu gözlerinde saklayacağın

Bir şiir daha adasaydım keşke sana.

 

 

 

 

XXXV.

 

 

İnce bir saz çalar, usul bir ney

Kımıldatır ellerinin cehennemini

Kendini tokatlayan bir aynasın işte

Kalbinde dağınık bırakılmış cam kırıkları...

 

 

 

 

XXXVI.

 

 

O, herkesin yaklaştıkça uzaklığa ittiği

bir sır mıydı hayatı delip geçen?

Bana bir cümlelik tortusu kaldı

Gecenin ortasında kelimeleri delirten.

 

 

 

 

XXXVII.

 

 

Kuru güz yaprakları

tanelerle savrulurken

ince bir flüt sesi

duyulur kalbinde

Derken bütün kuşlar birer aşk kelimesi...

 

 

 

 

XXXVIII.

 

 

Bazen şarkılar hiçbir şeyi anlatamaz

Kalıverir yuvasında hüzzam

Dudakların titrer

Bir keman teli tutar arkadaş olur ona

Herkesin bir şarkısı vardır kendinden bile gizlediği

 

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli