İĞNE DELİĞİNDEN SIZAN PARS

                        

 

                                      

Zor bir durak kalbin: Gümlemesi beyhude

Artık hiçbir ses onun gürültüsünden güzel değil

Kendi yarattığın ikiz kimlikte dolaş dur

Uçsuz bir orman orası, kaybolmak büyük mutluluk...

 

 

Ah, alışmak ani bir ‘ahmak ıslatan’,

    çizmiş hayatın portresini: Orada sen

Hiçbir çerçeveye sığmayan masal damlası

Yaklaştıkça buharlaşıyor gözlerindeki ışıltı

Bir kavmin göç anındaki hüzün töreni bu

Eski defterler kervana yükleniyor,

yazık ki artık hiçbir günah açıkta değil.

 

 

Sana biçilen bütün roller kaçış noktası

Aşk: ertelendi, yokuşlarda durup dinlenmek de

Yokuşlar kalbinin sınanması, yokuşlar deli sağanak

Her şey tastamam donuk iken nereden çıkar bu yel?

Ömrün bir donkişot çığlığı  -yıkılır kelimeler

Sana şaşkınlığın üç hecesi kalır, gerisi gelmez.

 

 

Peşinde paçaları çamurlu bir sakar, yürütüp durur hikayesini

Mikrofon uzattığın çocuktaki çocuksu şaşkınlık kadar

    dünyadan kopuk, belki de her satırıyla dünyaya ‘kesik’

Ama mutlaka bağlanmak: Yazık bir ömrün fotokopisi

Tam ortasında siyah bir çizgi emekliyor.

 

 

Hayatı kolaylaştırmak garip bir bilmece

Hiç asılmadın, gözünden eksilen kareler bundan

Bir ormanın aniden kundaklanmasına benziyor

    kalbine inen ses

Artık her çığlık içinde çoğalan bir yaprak.

Madem seçtiğin o küçük yıldız bir volkana teşne

Hangi gürültü önleyebilir sessiz cehennemleri?

 

 

Ah, alışmak ani bir kaçış

Binlerce yıldız kayarken ormanda usulca süzülen pars

elbet zoru başardı iğne deliğinden sızıp geceye karışarak.

 

 

 

 

Cihan Oğuz, 2005-2017

Cihan Oğuz Facebook  Cihan Oğuz Twitter  Cihan Oğuz Instagram

Web Sitesi Tasarımı ve Yönetim Paneli